Gözden kaçırmayın

Eğitimciler Kan Bağışı yaptıEğitimciler Kan Bağışı yaptı

Bu ay ki etkinliğin konukları arasında KOSGEB Afyonkarahisar Bölge Müdürü Ayşe Yeşim Çepni, Gürmas Gürel Makine Genel Müdürü Ahmet Gürel ve Savrukoğlu Tarım Makineleri sahibi İbrahim Savrukoğlu yer aldı. Konferans salonunda düzenlenen etkinliğe Artuk Grup Yönetim Kurulu Başkanı Önder Artuk, okul müdürü İbrahim Çakal, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.

ÇAKAL: "BU BİLGİLER GELECEĞİNİZE YATIRIM"

Kariyer gününün açılış konuşmasını yapan Rahmiye Sare Palalı Teknik Koleji Müdürü İbrahim Çakal, öğrencilerin bu tür etkinliklerde hayat tecrübelerinden ve iş dünyasının dinamiklerinden çok şey öğrenebileceğini belirterek, öğrencilere "Misafirlerimizin size aktaracağı değerli bilgileri dikkatle dinlemeniz, geleceğinize yönelik önemli bir yatırım olacaktır. Hayat tecrübelerinden öğreneceğiniz çok şey var" dedi.

 

KOSGEB'DEN GİRİŞİMCİLERE BÜYÜK DESTEK

KOSGEB Afyonkarahisar Bölge Müdürü Ayşe Yeşim Çepni, konuşmasında mezun olacak öğrencilere iş yeri açmak isteyenler için sağlanan destekler hakkında bilgi verdi. Çepni, "Girişimcilik potansiyeli taşıyan öğrencilerimize KOSGEB olarak büyük destekler sunuyoruz. İş kurmak isteyen gençlerimiz için yol gösterici olacağız," şeklinde konuştu. Ayrıca iş dünyasında başarılı olmanın yolunun sabır ve disiplinle çalışmaktan geçtiğini vurgulayan Çepni; “Bugün sizlere girişimcilerimize ve işletmelerimize devlet olarak nasıl destekler sunduğumuzdan bahsedeceğim. Öncelikle KOSGEB’in amacından söz etmek istiyorum. KOSGEB, 1990 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na bağlı bir kamu kuruluşu olarak, girişimcilerin ekonomik rekabet gücünü artırmak, istihdama katkı sağlamak ve dış ticarette etkin rol oynamak amacıyla kurulmuştur. KOSGEB’in hedef kitlesi, Türkiye’deki işletmelerin %99,8’ini oluşturan KOBİ’lerdir. KOBİ dediğimiz, 250’den az personel istihdam eden ve yıllık net satışı 500 milyon TL’nin altında olan işletmelerdir. KOSGEB, sanayi ve teknoloji odaklı faaliyetlerin yanı sıra, ticaret ve hizmet sektörlerinde de destekler sağlamaktadır. Girişimcilik desteklerimiz, özellikle yeni işletme kuran veya kurmayı planlayan girişimcilere yöneliktir. Girişimci olabilmek için KOSGEB tarafından sunulan "Geleneksel Girişimcilik" veya "İleri Girişimcilik" eğitimlerini almanız gerekmektedir. Bu eğitimler e-Devlet üzerinden kolayca alınabiliyor ve bu sertifikalara sahip olmanız, destek başvurularınız için önemli bir şarttır. KOSGEB olarak iki ana girişimcilik desteğimiz bulunuyor: "İş Kurma Desteği" ve "İş Geliştirme Desteği." İş kurma desteği, son bir yıl içinde kurulan işletmelere sağlanırken, iş geliştirme desteği imalat, teknoloji ve telekomünikasyon gibi sektörlerde faaliyet gösteren işletmelere verilmektedir. İş kurma desteği kapsamında şahıs işletmelerine 10 bin TL, tüzel kişilere 20 bin TL’ye kadar kuruluş desteği sağlanmaktadır. Kadın veya 30 yaş altı genç girişimcilere ise 10 bin TL ek destek veriliyor. Ayrıca, personel gideri desteği ile 36 aya kadar destek sunuluyor. İş geliştirme desteği kapsamında ise imalat ve teknoloji sektörlerindeki işletmelere makine, ekipman, yazılım ve hizmet alımları için toplamda 1.5 milyon TL’ye kadar geri ödemesiz destek verilmektedir. KOSGEB destekleri, işletmelerin kuruluş ve ilk yıllarındaki en riskli dönemlerinde onları destekleyerek ayakta kalmalarına katkı sağlamaktadır. Girişimci olarak bu fırsatlardan faydalanmanızı tavsiye ederim.” İfadelerini kullandı.

SAVRUKOĞLU: "YAPAMAZSINIZ DEDİKLERİNDE GİRİŞİMCİLİK BAŞLAR"

Savrukoğlu Tarım Makineleri sahibi İbrahim Savrukoğlu da öğrencilere tarım makineleri sektörü hakkında bilgi vererek, “Ben iş hayatına çok küçük yaşta atıldım. Daha 10-12 yaşlarındayken, diğer yaşıtlarım sokakta top oynarken ben işin içine girdim. Başlangıçta zordu, gerçekten çok zor. O yaşlarda, sokakta oynamaktan, bilgisayar başında vakit geçirmekten mahrum kalmak bir bedeldi. Ama bu bedelin karşılığını daha sonra fazlasıyla aldığımı düşünüyorum. İlk başta çırak olarak başladım. Ağır malzemeler taşır, akşama kadar yorulurdum. Annem bazen, "Acaba çok mu yüklüyorlar sana?" diye sorardı. Ama ben yılmadım.

Zamanla işin içine girdikçe daha fazla sorumluluk aldım, kendime güvenim arttı. Küçük işler yapmaya başladım; yaptığım işlerden hoşlandığımı fark ettim. Sonra daha karmaşık işlere el attım. Bir ustalık süreciydi bu; her adımda biraz daha gelişiyor, her yeni öğrenilen şeyle özgüven kazanıyordum. Makine mühendisliğine ilgim, işte böyle küçük yaşlarda başladı. Nasıl çalıştığını merak ettiğim makine parçalarını inceleyerek, elime geçen her şeyi çözmeye çalışarak öğrendim. Üniversiteye de bu merakla girdim, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde mühendislik okudum. Orada hem teori hem pratikle iç içe oldum. Teknik resim dersinde, bir makine parçasını gördüğümde ne olduğunu tahmin edebiliyordum çünkü yıllarca o parçalarla içli dışlı olmuştum. Üniversitede sadece makine mühendisliğiyle yetinmedim, çift anadal yaparak inşaat mühendisliği de okudum. İnşaat mühendisliğine de büyük bir ilgim vardı; sadece metaller değil, plastik ve kompozit malzemeler de ilgimi çekiyordu. Öğrenmek, kendimi geliştirmek benim için her zaman bir öncelik oldu. İş hayatında ilerledikçe, birçok projeye katıldım, yarışmalara girdim. Bu süreçte, başarılı olmanın ve yaptığın işi en iyi şekilde yapmanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bir girişimci olarak, sürekli olarak işletmemizin gelişimi için çalışıyorum. Şu an 8 mühendis ve 50 çalışanımızla büyük bir ekip olarak üretim yapıyoruz. İşimizi ileriye taşımak için teknolojiye, inovasyona sürekli yatırım yapıyoruz. Ama şunu unutmamanızı isterim: Zaman çok değerli. Hepinizin şu anda, tam bu yaşlarınızda, en kıymetli döneminde olduğunuzu bilin. Zamanı boşa harcamayın, her anınızı değerlendirin. Yaptığınız işleri severek yaparsanız, başarılı olursunuz. Sevmediğiniz bir işte başarı beklemeyin. Motivasyonunuz sadece para olmamalı; işinize odaklanın, başarılı olmaya odaklanın, para zaten gelir. Son olarak, girişimci olmak isteyenler için bir önerim var: Sadece yaptığınız işi en iyi şekilde yapmanız yetmez, çevrenizle olan ilişkileriniz de önemli. Destek alabileceğiniz programları takip edin, kendinizi geliştirmeye devam edin.” Şeklinde konuştu.

 

GÜRAL: "EN DEĞERLİ OLAN, ZAMANINIZI İYİ DEĞERLENDİRİN"

Gürmas Gürel Makine Genel Müdürü Ahmet Gürel ise iş dünyasındaki deneyimlerini paylaşarak, 1984 yılında Afyonkarahisar'da doğdum. Aynı İbrahim'in anlattığı gibi, bizim de hikayemiz benzer aslında. Çocukluğumuz sanayinin içinde geçti. Elimizde anahtar eksik olmazdı; hep tamir, onarım, iş... Böyle büyüdük. Bir yerden sonra fark ettim ki yazılım ve tasarıma daha fazla ilgi duymaya başladım. İşte asıl değişim noktası orada oldu. 1990’ların başında bilgisayarlarla ilgilenmeye başladım. Çizim yapabileceğinizi, bilgisayarda tasarımlar oluşturabileceğinizi öğrendiğinizde işler farklılaşıyor. Çizdiğiniz şeyi üretebildiğinizi fark ediyorsunuz. Ardından yazılım tarafı devreye giriyor: 'Bu makineleri nasıl programlayabiliriz?' derken, PLC'ler ve CNC sistemlerle çalışmayı öğrendik. Bu süreç beni yazılıma iyice yönlendirdi. Lise dönemim boyunca hep Afyon’da böyle bir yaşam sürdüm. Evden okula, okuldan fabrikaya gidiyordum. Hafta sonları fabrikada çalışıyordum, kalan zamanda ise evde ders çalışıyor ya da bilgisayar programlarını nasıl yazabileceğimi öğrenmeye çalışıyordum. Siyah-beyaz ekranlarda, büyük eski CRT monitörlerde kod yazmaya başladım. Üniversiteye geldiğimde yazılım mühendisi olmayı çok istedim ama o dönemlerde Türkiye’de yazılım mühendisliği bölümü yoktu, sadece bilgisayar mühendisliği vardı.

Bir akrabam, 'Neden endüstri mühendisi olmuyorsun? Hem üretimi hem yazılımı seviyorsun,' dedi. Öylece endüstri mühendisliğine yöneldim ve Atılım Üniversitesi'nde 5 yıl boyunca okudum. Üniversitedeyken sosyal aktivitelere çok katıldım. Robot topluluğumuzu kurduk. Kimse böyle şeylerle ilgilenmiyordu ama biz yazılımı mekanikle birleştirip robotlar yapmaya çalışıyorduk. Mezun olduktan sonra robotlarla ilgilenmeye devam etmek istedim.

Ancak babam, 1986'dan beri mermi makineleri üreten bir fabrikamız olduğu için, beni önce iş öğrenmem için dayımın yanına gönderdi. 3 yıl boyunca satış, müşteri ilişkileri, muhasebe, depo işleri derken her işin nasıl yürüdüğünü öğrendim. Bu süreç bana girişimciliğin ne kadar zor ve çeşitli beceriler gerektirdiğini öğretti. Babam üç yıl sonra bana fabrikanın anahtarını teslim etti. O dönemde robotlara yönelik çalışmalar yapmaya başladım. İlk robotumuzu bir yıl içinde tamamladık. Yurt dışından getirdiğimiz robotları, yazılımımızla entegre ederek işleme robotu haline getirdik. Mermer, alüminyum, strafor ve ahşap gibi malzemeleri işleyebilen bir robot tasarladık. Girişimciliğin en zor yanı, ürünü üretmek kadar satmanın da büyük bir çaba gerektirdiğini öğrenmek oldu. Daha sonra AR-GE projelerine ağırlık verdik. Afyon’da ürettiğimiz makinelerle Audi Q8’in alt elektrikli şasesinin hattını kurduk. Yine Altay Tankı’nın akülerinin taşınması işini üstlendik. Bize her zaman 'Afyon’da bunu yapamazsınız,' diyorlardı ama biz hep 'Neden yapamayalım?' diye karşılık verdik. Girişimcilik işte böyle başlıyor: Birilerinin 'Yapamazsınız,' demesiyle." ifadelerini kullandı.

Etkinlik, öğrencilerle soru cevap ile sona erdi.