İlk köşemi okuyanlardan gelen bir sürü soru ve öneriler oldu. 
Her birinize teşekkür ederek, filmimize devam etmek istiyorum.
Örnek aldığım senaryo “Diriliş Ertuğrul” idi.
Ancak Filmin senaryosu, Afyon’da dönen oyunlar ve fırıldaklıklar için yetersiz geldi.
Bu sebeple, birkaç filmi birleştirerek (oyuncuları) devam etmek istiyorum.

Bazı dostlarım neden direk yazmadın,  bu şekilde başrol oyuncuları veriyorsun diye sordular.
“Başka türlü anlamayacaklar” diye cevapladım.

Zaten gelişen olaylardan sonra, başka bir rol ataması yapmayacağım.
İlk bölümde yazdığım karakterler haricindeki herkes hayal ürünüdür.

Her neyse;

Afyon ayağa kalkacak, gelişecek ve ilerleyecek, bundan hiç şüphem olmadı.
Tüm başrol oyuncularımızın amacı Afyon’a hizmet etmek.
Herkesin amacı bu olunca Afyon’un kalkınmaması için hiçbir sebep olmaması lazım.
Ancak bazıları kaostan besleniyor.
Adamlar durgun suda boğuluyor.
Bu sebeple suyu hep karıştırıyorlar.

Bunlardan biri “URAL BEY” (Diriliş Ertuğrul),  zeki adam ne de olsa “kendim gibi zeki birini bulamadım” dediğini de biliyorum.
Her dalda oynuyorsun, herkese mavi boncuk takıyorsun. Sana göre her şey mubah, hiç bir şeyi sen istemiyorsun, herkes senin zekana hayran.
Büyüksün abii…
Eee az da paran var…
Geç sen o ayakları…
CHP’yi yeniden kurmaya çalışıyorsun. Bunu yaparken de kendini iyi gizliyorsun. (Asında gizliyordun..)
Sana geleceğim… (Sonra)

Bak birde “MAHMUT PAŞA” var (Payitaht "Abdülhamid")
Bir dönem ağa idin, Paşa idin. Senin haberin olmadan kuş uçmazdı.
Yalnız sana bir şey diyeyim mi?
Keseyi iyi doldurmuş diyorlar senin için.
Bunu da “Eyvallah”, ”Elhamdülillah” ile doldurmuşsun.
Yetim hakkı yedin, Afyonlunun hakkını yedin.

Sporu zora soktun.
“Hakikat” sivri bir mızrak gibidir.
Saklayamasın, hangi çuvala koysan, deler çıkar.
Ne yediysen, ne yedirdiysen çıkacak ortaya
Bundan şüphen olmasın.
Sana Özel bir ilgim var.

Bazı karakterlerimizi tanıtarak hikayemize devam edeceğiz.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.