Gözden kaçırmayın

Barış Turan’ın 7. Kişisel Gelişim Resim Sergisi açıldıBarış Turan’ın 7. Kişisel Gelişim Resim Sergisi açıldı

Gündelik hayatta sıkça karşılaşılan bu otelin adının, Türklerin kökenleri ve maya kültürüne olan ilgiyle nasıl ilişkilendirildiğini bilmek şüphesiz ki birçok kişiyi şaşırtacaktır.

Türk tarihiyle ilgili araştırmalar 1930 yılında kurulan Türk Tarih Kurumu ile başlamış, zengin kaynaklara ve bilgilere ulaşılmış, fakat Türklerin kökenleri tam olarak ortaya konulamamıştır. Bu konuya olan ilgi, Mustafa Kemal Atatürk'ün de dikkatini çekmiş ve o da Türklerin mayalılarla olan bağını keşfetmeye yönelik bir arayış içerisine girmiştir. Bu iş için emekli general Tahsin Mayatepek'i maya tarihini araştırması için görevlendirmişti.

KÖKLERİ AFYONKARAHİSAR’A DAYANIYOR

Tahsin Mayatepek, diplomatik görevleri sırasında Meksika'da bulunduğu dönemde, Maya dilindeki "tepe" kelimesi ile Türkçedeki "tepe" kelimesinin aynı anlamı taşıdığını keşfeder ve bu yüzden soyadını "Mayatepek" olarak alır. Oğlu Huveyda Mayatepek, Enver Paşa'nın kızı Türkan Mayatepek ile evlenen bir isimdir. Ancak Tahsin Bey'in hayatı sadece bu keşifle sınırlı değildir; kökleri Afyonkarahisar'a dayanan Mayatepek ailesi, burada uzun yıllar topluma hizmet etmiştir.

Tahsin'in babası Ömer Vehbi Paşa, Afyonkarahisar Ulu Camii civarından olup, askeri bir kariyer geliştirerek Harbiye okulunu ve ardından Kurmay Okulunu birincilikle bitirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli askeri görevlerde bulunan Ömer Vehbi Paşa, sonrasında Genelkurmay Başkanlığı yapmış ve hürriyet devrimi öncesinde vefat etmiştir. Afyonkarahisar'dan İstanbul'a uzanan aile öyküsünün sonunda, Tahsin Bey, sefaret görevi dolayısıyla şahit olduğu ve araştırdığı kültürel benzerlikler sayesinde, Mayatepek adını bir otelde yaşatma şansını bulmuştur.

Tahsin Bey, Maya dili ile Türk dili arasında benzerliklere dikkat çekmiştir. Bu, Atatürk'ün büyük ilgisini çekmiştir özellikle de İngiliz Albay James Churchward'ın Hindistan'da bulduğu ve Tahsin Bey'in kendisine aktardığı tabletlerden etkilenmiştir.

Sonuç olarak, Maya Hotel'in adı, sadece bir isimden ibaret olmanın ötesinde, Türk ve Maya halklarının dilleri arasında iddia edilen bağlantılar ve bu konudaki tarihi araştırmalarla harmanlanmış bir mirası temsil etmektedir.

PEKİ TAHSİN BEYİN YAPTIĞI BU ARAŞTIRMALARDA NELER VARDI?

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1930’lu yıllarda öne sürdüğü “Türk Tarih Tezi” özetle şu şekildeydi: 1-Dünyanın en eski ulusu Türk ulusudur. 2-Türklerin bilinen ilk yurdu Orta Asya’dır. 3-Türkler Orta Asya’da ilk ileri uygarlıkları kurmuştur. 4-Orta Asya’dan çeşitli nedenlerle göç etmek zorunda kalan Türkler, gittikleri yerlere de uygarlıklarını götürmüşlerdir: Anadolu’ya gelen Türkler Hititleri, Frigleri, Lidyalıları; Mezopotamya’ya gidenler Sümerleri, Asurluları, Babilleri; Avrupa’ya gidenler de Etrüskleri kurmuşlardır. Ege’ye gelenler ise “Yunanlılardan çok daha önce” Ege’de ileri uygarlıklar kurmuşlardır. Atatürk, bu tezde bir eksiklik olduğunu, parçaların tam yerine oturması için şu soruya cevap bulunması gerektiğini düşünüyordu: “Türkler Orta Asya’ya nereden, nasıl ve ne zaman gelmişlerdir?”

Atatürk'ün, Türk milletinin köklerini araştırma konusundaki bu büyük ilgisi, Meksika'ya elçi olarak gönderdiği Tahsin MAYATEPEK'in çalışmalarıyla yeni bir boyut kazandı. Tahsin Mayatepeki, Meksika'daki araştırmalar sırasında, Türkçe ve Maya dili arasındaki şaşırtıcı benzerliklerin yanı sıra Türk ve Kızılderili kültürleri arasındaki ortaklık konusunda kapsamlı bulgular elde etti.  Meksika'ya gitmesinden bir süre sonra Etnografya Müzesi'nden bazı görevlileri yanına gönderdiler. Ekibin araştırma sonucu, 3 ciltlik bir kitap haline getirilerek Atatürk'e sunuldu. Kitaplarda; Maya , Aztek ve İnka uygarlıklarının kullandığı eşyaların, Türklerin kullandığı eşyalara ne kadar çok benzediği, hatta davul ve kalkanlarında kullandıkları ay ve yıldızın Türk bayrağındaki ay ve yıldızdan hiçbir farkı olmadığı açıkça kanıtlanıyordu. Bu tablet günümüzde hala Atatürk'ün saklı mektuplarıyla birlikte muhafaza edilmektedir. Atatürk'e ulaştırılan cilt halindeki araştırma sonuçları ise 70'lere kadar Türk Dil Kurumu'nda bulunuyordu. Şu anda ise Anıtkabir kütüphanesinde iki cilt olarak 1301 ve 1302 numarasıyla halen ziyarete açıktır. 3.cilt ise kaybolmuştur. 

TANRI TEKTİ, GÜNEŞ İLE SEMBOLİZE EDİLİYORDU


Tahsin Mayatepeki'nin keşfettiği yüzlerce benzer kelime ve kültürel etkileşimler, Türk milletinin tarihinin derinliklerine dair yeni kapılar açtı. Ayrıca, Mayatepeki'nin çalışmaları Atatürk tarafından büyük bir ilgiyle incelendi ve bu konudaki bilgi birikimi Mustafa Kemal Atatürk'ün tarih tezi içinde değerlendirilmeye alındı.

Efsaneye göre, Güneş İmparatorluğu olarak da bilinen ve insanlık tarihinin ilk anavatanı olduğu düşünülen Mu kıtasının varlığına dair araştırmalar, Çin, Meksika ve Tibet'te yapılan bulgularla güçlendirildi. İngiliz Albay James Churchward tarafından yapılan çalışmalar Mu kıtası hakkında ilk kapsamlı araştırmalar olarak bilinir ve bu kıta, oldukça ileri bir uygarlık düzeyine sahip olduğu belirtilir.

 İnanca göre Tanrı tekti, güneş ile sembolize ediliyordu ve bu Tanrı’nın adı “Ra” idi. Onun için Mu uygarlığına Güneş İmparatorluğu da denmekteydi. Atatürk ve Mu Kıtası “Efendiler, bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında, tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh’un oğlu Yasef’in oğlu olan kişidir.” Atatürk 1922′de Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında böyle diyordu ve ilk Türk’ün Nuh’un torunu olduğunu söylüyordu.

ÖMRÜ YETMEDİ 

 Meksika'ya gitmesinden bir süre sonra Etnografya Müzesi'nden bazı görevlileri yanına gönderdiler. Ekibin araştırma sonucu, 3 ciltlik bir kitap haline getirilerek Atatürk'e sunuldu. Kitaplarda; Maya , Aztek ve İnka uygarlıklarının kullandığı eşyaların, Türklerin kullandığı eşyalara ne kadar çok benzediği, hatta davul ve kalkanlarında kullandıkları ay ve yıldızın Türk bayrağındaki ay ve yıldızdan hiçbir farkı olmadığı açıkça kanıtlanıyordu.

Ne var ki, Atatürk'ün erken vefatı ile Türklerin kökenine dair bu derinlemesine çalışmalar yarım kaldı. Atatürk ve onun işaret ettiği yol üzerine çalışmalar yapan Tahsin Mayatepeki'nin oluşturduğu ve sunmuş olduğu bilgi ve belgeler tarih biliminin derinliklerinde halen daha Atatürk'ün izini sürmektedir.

Haber: Elveda Mihriban Danabaş