Gözden kaçırmayın

Kültürel hazine yüzde 86 tamam!Kültürel hazine yüzde 86 tamam!

Osmanlı  döneminde sayısız kez rakiplerinin yere sermiş dünya tarafından ismi nam olmuş olan milli güreşçilerimizden birisidir. Kara Ahmet.

GÜREŞ KARİYERİNE ADIM 

Osmanlı İmparatorluğu'nun ve Bulgaristan'ın yetiştirdiği önemli güreşçilerden biri olan Kara Ahmed, 1871 yılında Umurköy, Razgrad'da dünyaya geldi. Güreşçi ruhunu kuşanarak küçük yaşta bu alana giriş yapan Ahmed, yirmili yaşlarına gelmeden çevresindeki pehlivanları alt etmeye başlamıştı. Güreş yolculuğuna Torlaklı Hâfız Pehlivan ile başladığı düşünülmektedir.

1892'de İstanbul'un yolunu tutan Kara Ahmed, burada Tahtakale'de Leblebici Hanı'na yerleşerek dönemin tanınmış pehlivanlarından biri olan Ezelceli Hergeleci İbrahim Pehlivan'ın çırağı oldu ve Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa'nın himayesini kazandı.

PARİS YOLCULUĞUNA BAŞLANGIÇ

İstanbul hayatına hızlı bir giriş yapan Kara Ahmed, 23 Ağustos 1894'te Gelibolu Mevlevî Şeyhi Mustafa Daniş Efendi ile Çardak'ta düzenlenen bir etkinlikte önemli bir zafer kazanarak adını duyurdu. Sadece bir yıl sonra ise, Paris'te güreş gücünü gösterme fırsatı buldu.Osmanlı Devleti'nin güreş alanında gururu olan Kara Ahmet, 1899 yılında Fransa'daki dünya güreş şampiyonasına katılmak üzere davet aldı.

Şampiyonada muazzam bir performans gösteren Kara Ahmet, farklı ülkelerden gelen pek çok rakipleriyle karşılaştı. Uzun ve zorlu mücadeleler sonunda finalde Fransız güreşçi Laurent le Beaucairois ile karşılaştı. 138 kilo ağırlığı ve uzun boyuyla ünlü olan Laurent, Kara Ahmet karşısında favori olarak görülüyordu. Ancak 1.80 boyunda ve 105 kilo olan Kara Ahmet, 1 saat 6 dakika süren kıran kırana mücadelenin ardından rakibini yenebilmiş ve Osmanlı'nın ilk resmi dünya grekoromen güreş şampiyonu olmuştu.


Kara Ahmet'in başarıları bununla sınırlı kalmadı. Fransız güreş dünyasından bir meydan okuma daha geldi. Bu defa karşısında üç kere dünya şampiyonluğu yaşamış olan ünlü güreşçi Paul Pons vardı. İlk iki güreşte bir sonuç alınamazken üçüncü güreş 10 Ocak 1900 tarihinde Paris'te gerçekleşti. Bu mücadelede de Kara Ahmet, rakibini mağlup ederek dünya şampiyonu unvanını korudu.Kara Ahmet'in galibiyet serisi ardından Rus güreşçi Pytlasinski ile yaptığı maçla daha da anlamlı hale geldi. Bu karşılaşmada Pytlasinski'yi sadece 53 saniyede yenen Kara Ahmet, rakibine büyük bir hezimet yaşatarak tarihe geçti. Bu mağlubiyetten dolayı büyük bir utanç duyan Pytlasinski, Paris'i terk etmeyi tercih etti. Öylesine rakipsiz ve öylesine başarılı bir sporcumuzdu.

CİHAN PEHLİVANI İLAN EDİLDİ

Avrupa ve Rusya'daki başarılı karşılaşmalardan sonra 1896 Ocak'ında İstanbul'a geri dönen Kara Ahmed, aynı yıl içinde gerçekleşen Kartal Soğanlı'daki düğün güreşinde Adalı Halil ile karşılaştı, ancak maç berabere sonuçlandı.

Bir yıl sonrasında, 1896 Kasım'ında, Hergeleci İbrahim ile birlikte Rusya'nın başkenti Petersburg'da güreşti. Rus rakibiyle karşılaştığı bir maçta, Rus güreşçinin sert tutumu üzerine Ahmed de yumruk kullanarak Rus'un dişlerini kırdı.1.80 boyunda ve 100-105 kilo ağırlığında olan Ahmed, kısa ve kalın kollarıyla dikkat çeken bir yapıya sahipti. Cesaretli ve sert güreş tarzıyla tanınan Ahmed, ne yazık ki yağlı güreşin baş pehlivanları arasına giremedi.

Kara Ahmed, vücut yapısı itibarıyla grekoromen güreşe daha yatkın bir sporcuydu. İstanbul'daki süresince Alman Tötanya Klübü'nde Faik Hoca'dan jimnastik dersleri alarak, Tatavla Klübü'nde ise grekoromen güreş eğitimi aldı.

1899'da Paris'e giden Kara Ahmed bu şehirde birçok güreş kazandı, ünlü güreşçi Laurent'i yendi ve tarafından "Cihan Pehlivanı" ilan edilerek altın madalya ve ödül kazandı. Daha sonraki yıllarda Berlin, Viyana, Hamburg ve Peşte'de güreş karşılaşmaları gerçekleştiren Ahmed'in sağlık durumu bozulmaya başlamış, ancak güreşmeye devam etmiştir. 1900 yılında İstanbul'a dönen Ahmed, sağlık sorunlarına karşın Paris'te güreşmeye devam etmiş ve Petersen ile yaptığı maç sonrasında hastahaneye kaldırılmıştır.

VE HAZİN SON

Birçok kez tarihimizi gururlandırmış bir sporcunun sonu sizce nasıl bitebilir. Hepinizin aklına iyi bir son geliyor değil mi? Ama işte kaderin cilvesi burada devreye giriyor.

Ömrünün son dönemlerinde İstanbul'da bir hayat kurma hayali kuran Ahmed, bir ev bulmak üzereyken 25 Mayıs 1902'de bir fenalık geçirerek hayatını kaybetti. Vefatında sadece 32 yaşında olan Kara Ahmed, kalp durması sonucu vefat ettiği düşünülerek gömüldü. Ancak mezarından gelen sesler üzerine açılan kabrinde Ahmed'in canlı canlı gömüldüğü anlaşıldı.

Defnedildiği  gecenin ertesi günü gece birtakım garip olaylar yaşandı. Mezarlığın yanından geçenler bazı garip iniltiler ve bağırışlar duyduklarını aktardılar. Gece yarısı müdahale edilmese de, sabahına hemen Pehlivan'ın mezarı geri açıldı.

Rivayetlere göre, Kara Ahmet mezarda kanlar içinde, kefenini yırtmış bir şekilde bulundu. Tahminlere göre, Kara Ahmet kalp krizi sonucunda koma haline girmiş, öldü sanılarak canlı canlı gömülmüş. Daha sonra mezarın içindeyken kendine gelmişti.

Mezardan çıkmak için çabalayan pehlivanın elleri ve göğsü zarar görmüş. En sonunda nefessiz kalarak boğulmuştu. Bu hazin olay üzerine mezar tekrar geri kapatıldı.

Etrafı demir parmaklıklı kabrinin şahidesinde 9 satır hâlinde hazırlanmış 18 mısralık şu hitabe vardır:

Bahadırlıkda meşhurı cihândır
Kara Ahmed cihânın pehlivanı
Azimet itdi bütün semti Avrupa’ya
Zebun itdi bütün zorâverânı
Denildi ittifakı âlem üzre
Anın şanında dünyâ pehlivânı
Nice yıllarla ervahı havadis
Cihâne fahr ile neşretdi ânı
Gelince Avrupa’dan şânı galib
Sürura gark ederdi cümle ihvânı
Zemine arkası hiç gelmemişken
Felek yıkdı yere ol kahramanı
Livâyı Rusçuk’un Razgrad kazası
Umurköy’dür anın asıl mekânı
Oku bir fatiha geç öyle zair
Ki kalmaz kimseye bu dehri fâni
Sukûtî penç ile kaydoldu tarih
Cihân arslanı terk etdi cihânı
1320
HüvelHallakü’lBâki

Haber: Elveda Mihriban Danabaş